Death Angel Sözlüğü
Bu ay gerçekleşecek olan Death Angel konseri yaklaşırken, grupla ilgili kimi kavramlara tekrar göz atmakta fayda var. Söylentiye göre şarkı aralarında Mark bunları soruyormuş! (yersen)
10 (on): Grubun eski davulcusu Andy Galeon’un Death Angel ilk kurulduğu zamanki yaşı. Sene 1982, henüz grubun adı Dark Theory diye geçiyor.
Act III: Grubun dağılma öncesi döneminin son albümü, sene 1990. Müziklerinin en olgun halini yansıtıyordu. Büyük bir plak şirketi olan Geffen etiketiyle çıkmıştı ki, dönemdaşları arasında ilklerden biridir bu durum. Bu sayede kasetinin Türkiye’de de Milletlerarası Müzik Yayınları tarafından basıldığını belirtelim. Söylenir ki, grup o sırada kaza geçirmeyip dağılmasa sonraki albümüyle devler ligine adını yazdıracaktı…
Bay Area: San Francisco civarlarında, yuvarlak hesapla Los Angeles gruplarının da dahil edilebileceği bölge. 1980’lerin başlarında inanılmaz bir müzikal hareketlilik ortaya çıktı. 1985 yılında yolunuzu hangi sokağa çevirseniz deri ceketli, dar kot pantolonlu, dili çıkmış beyaz spor ayakkabılı gençlerden görmemeniz imkansızdı. Thrash metal için bu bölgede tek dalga yetmedi, Bay Area’dan bir de ikinci dalga thrash metal grupları çıktı. Death Angel da ilk yıllarında klasik heavy metal çalarken Metallica ve Exodus’u duymasıyla beraber, müziğini bir anda sert ve hızlı hale getirip ikinci dalgada yerini aldı. Diğer gruplara göre çok daha genç oldukları, hatta o zamanlar yanlarında çocuk kaldıkları için sahneye çıkana kadar bol kahkaha ve sataşmalar eşliğinde hazırlık yapmak zorunda kalıyorlardı. Performanslarını sergilediklerinde ise işler değişiyor, herkes “vay canına nasıl çaldı ufaklıklar!” diye alkışlıyordu.
Filipinler: Death Angel’ın orijinal kadrosunun kökeni. Yani; Gus ve Dennis Pepa kardeşler, Mark Osegueda, Rob Cavestany ve Andy’nin memleketi. Ama içlerinden sadece Gus orada doğmuş. Diğerlerinin aileleri doğumlarından evvel ABD’ye yerleşmişler. Grubun bu kadrosunda herkesin birbiriyle kan bağı var, kardeş olmayan herkes birbiriyle kuzen.
Güney Amerika: Dünyanın en ateşli heavy metal dinleyicilerini barındıran kıta. Görüyoruz, en kalabalık festivaller, şarkılara en güçlü eşlik etmeler, konser öncesi ve sonrası coşkunun sokaklara taşınması ve polisle (kimi yerde askerle) yaşanan münasebetler dillere destan bir şekilde sunuluyor grupların videolarında. Death Angel ise kariyerinde ilk defa geçtiğimiz Ekim ayında Güney Amerika’da konser verdi. Peru, Şili ve Arjantin’i birer kez dolaştıktan sonra uzun bir Brezilya turnesi yaptılar.
Relentless Retribution: 2010 yılının eylül ayında çıkan, şu an için en yeni Death Angel albümü. Güncel kadro değişikliklerinin yansıdığı ilk albüm. Dennis ve Andy yerlerini 2009 yılında Damien Sisson ve Will Carroll’a bırakınca şarkı yazımı tamamen Rob’un üzerine kaldı. Şarkı sözlerini ise çoğunlukla Mark yazmaya devam ediyor.
The Organization: Mark hariç, Death Angel üyelerinin 1990’lardaki grubu. 1990 yılının sonlarına doğru Arizona’da grubun tur otobüsü kaza geçirince, Andy ciddi şekilde yaralanmıştı ve tedavinin tamamlanması için en az 1 yıl kadar süre geçmesi gerekliydi. Turnenin kalanını seyyar davulcu Chris Contos ile tamamladılar. O zamanki plak şirketleri Geffen gruba yeni davulcu bulmalarını söyledi, ancak grup üyelerinin kan bağı nedeniyle duygusal davrandılar ve yeni bir davulcu ile devam etmeyi reddettiler. Bunun üzerine Geffen grubun sözleşmesini feshetti. Bir de Mark gruptan ayrılıp New York’a yerleşince geri kalanlar Death Angel ismini bitirmeye karar verdi. Andy 1991 yılında tekrar sağlığına kavuştuğunda, kalan dört eleman The Organization adıyla müzik yapmaya devam etti. İsim farklı olduğundan bir baskı altında kalmadan müziklerinde değişik şeyler denediler. 1993 ve 1995’te birer albüm çıkarıp tekrar dağıldılar.
The Ultra Violence: Grubun ilk albümünün adı olduğu kadar, aynı zamanda albüme adını veren şarkı. On buçuk dakikalık dev bir enstrümantal şarkı, üstelik thrash metalin sınırlarının dışına çıkmadan! Doğal olarak bir nevi, bol miktarda rifin paketlenip sunulmuş hali gibi bir şey oluyor. Konserlerde genellikle seçtikleri herhangi bir şarkıya uvertür olarak, yaklaşık 3-4 dakikaya indirilmiş şekilde çalıyorlar.
Thrash of the Titans: 2000 yılı çevresinde Testament’tan Chuck Billy’nin kansere yakalanması nedeniyle, tedavi masraflarını karşılamak için yapılan tek günlük festival. 1990’larda bir nevi krize giren thrash metalin 2000’lerde tekrar yükselmesini sağlayan birkaç olaydan biri olarak görülüyor. Bu organizasyon, dağınık durumda olan birçok efsane grubu bir araya getirdiği gibi Death Angel’ı da geri döndürdü. O zamanlar Mark, Rob ve Andy, Swarm adında bir grupta takılıyorlardı. Özellikle Rob’u Death Angel adı altında çalmaya ikna etmek kolay olmadı, ama Chuck Billy bizzat telefon açınca nihayet anlaşılabildi. Eski kadrodan bir tek Gus geri dönmedi, onun yerine Samoa Adaları kökenli Ted Aguilar geldi. Exodus, Anthrax, Laaz Rockit, Sadus, Forbidden, Heathen, Vio-lence, Flotsam and Jetsam, S.O.D. ve Legacy gibi gruplarla beraber 11 Ağustos 2001 yılında gerçekleşen festivalde çaldılar. 10 yıllık bir aranın ardından Death Angel isminin müzik dünyasına geri dönmesinde Thrash of the Titans’ın önemi çok yüksektir. Bu etkinliğin detaylarına ayrı bir yazıda değinmek lazım aslında…
Türkiye konseri: 18 Mart 2011 günü Old School barda gerçekleşecek olan konser. Death Angel’ın ülkemize ilk gelişi olacak. Death Angel’dan önce son zamanlarda yükselişte olan Yunan grup Suicidal Angels da sahne alacak. Çekoslovakya’dan Roots of Death ve İtalya’dan Adimiron da performanslarıyla eşlik edecekler.