Thrash Arası Çifte Death Metal Ziyafeti

Fueled By Fire

Fueled By Fire kararında temposu, Steve Souza tarzı ekşi vokalleri ve harekete geçiren taramalı rifleriyle eski okulu yeniden yaşamak isteyen thrash metal taraftarlarınca heyecanla beklenen gruplardan birisi oldu. Beraber müzik yapmaya başladıkları 2002 yılından bu yana Spread the Fire ve Plunging Into Darkness adında iki tane albüm çıkardılar. Havalar da soğurken bol grup logolu ceketleri sırta geçirmek için Fueled By Fire’ın sahne alacak olmasından daha iyi bir neden olamaz.

Nile

1993 yılı itibariyle Florida death metali klasiklerini çoktan vermiş, dünya çapındaki fanzinlere ve metal dergilerine kendisini bir akım olarak kabul ettirmişken, Nile grubu da Florida’nın biraz kuzeyindeki Greenville’de yeni yeni kuruluyordu. Grubun esas oğlanı Karl Sanders’ın antik Mısır kültürüne ilgisinin büyük olması Nile’ı bu oturmuş tarzın gruplarının arasından sıyırıp kendine özgü bir noktaya getirecekti. Gerçekten de sıyrılmakla kalmayıp 2000’lerde death metal denince akla gelen ilk gruplardan oldular. Oldukça yüksek metronomlara çıkan davul ritimleri, ve kompleks gitar bölümleriyle bir yandan teknik death metal sularında yüzerken, eski Mısır ve Mezopotamya’dan ilham alan sözleri destekler nitelikte oryantal melodiler de atmosferi tamamlıyor. Grubun bestelerinin büyük bir kısmını yazan Karl Sanders’a bütün albümlerde vokalist ve gitarist Dallas Toler-Wade eşlik ediyor. Davullar 2004’ten beri daha önce Yunan gotik metal grubu Nightfall ile de iki albüme imza atan George Kollias’a ait. Todd Ellis ise grubun kariyerindeki dört farklı basçının ardından bu yıl Nile ile beraber çalıyor. 1998’de Amongst the Catacombs of Nephren-Ka ile siftahı yapan Nile, o tarihten sonra iki albüm arasında 3 yılı hiç geçirmedi. Arka arkaya Black Seeds of Vengeance (2000), In Their Darkened Shrines (2002), Annihilation of the Wicked (2005), Ithyphallic (2007), Those Whom the Gods Detest (2009) ve en son geçen yaz At the Gate of Sethu albümünü çıkardılar, şimdiyse Kreator ve Morbid Angel’a katılıp yaklaşık iki ay boyunca Avrupa’nın çeşitli noktalarını birbirine katacaklar. Konserlerinde genellikle şarkıları albümlerinden dengeli ağırlıkta seçen Nile ile ilgili ilginç bir nokta var, bugüne kadar hiç başlı başına bir konser albümü ya da videosu çıkarmadılar. Youtube’daki tek açılı gürültülü amatör seyirci çekimleri de bir yere kadar… Konseri heyecanla bekleyen Nile fanatikleri konsere iyi bilensin, pasaport ve vizeler yoksa bu konserin uzun süre tekrarı da yok!

Morbid Angel

Son albümü Illud Divinum Insanus’un dinleyicileri ikiye bölmesini, bir kısmının tek kaşını havaya kaldırmasını, dergilerde düşük notlarla grubu madara ettirmesini saymazsak, Morbid Angel death metal akımı içerisinde parmak hesabıyla düşünürken adı mutlaka geçecek olan bir gruptur. Şu anda David Vincent’in olağan bir şekilde grupta basgitar ve vokal görevlerini üstlendiği Morbid Angel’da, grubun efsane davulcusu Pete Sandoval’ın sakatlığı halen daha geçmediği için son albümde olduğu gibi davulları Divine Heresy’den Tim Yeung çalıyor. İkinci gitarda ise 2008’den beri grubun yanında olan Norveçli Destructhor var. İlk albümü Altars of Madness’ı 1989’da yayınlayan Morbid Angel, aynı zamanda death metali salt demolarda yaşamaya başlayan bir tarz olmaktan alıp yasal bir albüm ile su yüzüne çıkaran ilk gruplardan biriydi (tabi bu konuda 2 yıllık açık bir arayla Death’in Scream Bloody Gore albümünün önceliği olduğunu da hatırlatmak gerek). Kan ve şiddeti tema alan diğer grupların aksine karanlık ve okültik şarkılar yazan grup sesini ana akıma ise 1993’teki üçüncü albümü Covenant ile duyurdu, kapağından içeriğine kadar çoğu kişi tarafından grubun en klasik albümü olarak kabul edildi. 90’ların ortasında Morbid Angel’ın klasik kadrosu dağılırken David Vincent da gruptan ayrılınca, basgitar ve vokalde Steve Tucker dönemi başladı. Bu noktadan itibaren Nile’ın Mısır ve Mezopotamya kültürüne yönelmesi gibi, Morbid Angel’ın şarkı sözleri de büyük oranda Sümer mitolojisi üzerine yazılır oldu. 2003’teki Heretic albümünden sonra 8 yıl bekleyip de Illud Divinum Insanus’taki endüstriyel kısımlarla hayal kırıklığına uğrayanlar için grubun son dönemdeki konserleri müjdeyi veriyor, son albümden sadece Existo Vulgoré ile Nevermore’u çalıyorlar. Steve Tucker’ın bulunduğu dönemden ise sadece Bil Ur-Sag adlı şarkı var. Onun yerine aynı albümden (Formulas Fatal to the Flesh) solo bölümüyle birlikte doğaçlamayı doruk noktasına çıkaran Covenant of Death’in çalınmasını isterdi bir yanımız, ama sonuçta o akşam karşımızda ayak basacağı sahne oldukça önemli bir ana tanıklık edecek, Trey Azagtoth’un gitar soloları lav olup üzerimize akarak ilerleyecek. Keyfini çıkaralım!

Kreator

Hesapta bir karışıklık olmadıysa (1998, 2003, 2005, 2009’da İstanbul ve 2010’da Ankara) altıncı defa Türkiye’deki seyircileriyle buluşacak olan Kreator’u yeniden anlatmaya lüzum var mı? Siftahı bu konserle yapacak olan dinleyiciler için var gayet de. Almanya’nın dev thrash metal üçlüsünden biri olan Kreator, 80’lerin ikinci yarısında ilk dönem albümlerini arka arkaya patlattı: 85’te Endless Pain, 86’da Pleasure to Kill, 87’de Terrible Certainty, 89’da Extreme Aggression ve 90’da Coma of Souls. Bu serinin sonlarına doğru biraz daha klasik thrash çizgisi yakalanmışken, ilk başlar death metali de besleyen damarlardan birkaçı olmuştu. Sonra 90’larda herkes gibi onlar da yeni arayışlar içine düştüler, zaman zaman endüstriyel, zaman zaman da gotik etkilerin ağırlıkta bulunduğu Renewal (1992), Cause for Conflict (1995), Outcast (1997) ve Endorama (1999) albümlerini yaptılar. 2000’lerde ise en istikrarlı gruplardan biri sayılır Kreator. 2001’de Fin kökenli Sami Yli-Sirniö’nun katılımından sonra hiç eleman değişikliği yaşamayan grup, o yıl eski tarzına döndüğü Violent Revolution’dan bugüne Enemy of God (2005), Hordes of Chaos (2009) ve en son geçtiğimiz Haziran ayında Phantom Antichrist albümlerini yayınladı, hepsi de oldukça olumlu tepkilerle karşılandı. Bu dönemde Sami etkisini gösterip Kreator’un bilindik müziğine Göteborg usulü melodik öğeler de kattı. Davulda her zamanki gibi kurucu üye Jürgen “Ventor” Reil, basta ise 1994’ten beri olduğu gibi Christian “Speesy” Giesler grupta çalmaya devam ediyor. Ve dinleyicilerin çoğu hiç şüphesiz, Mille Petrozza’nın agresif performansı ile şarkı aralarındaki anonslarını sabırsızlıkla bekliyor. Alman grup bu yılki konserlerinde henüz yepyeni olduğu için doğal olarak Phantom Antichrist albümüne ağırlık veriyor. Henüz Kreator’un canlısıyla tanışmamış, şarkı listesinden haberi olmayan okurlarımızın da yüreklerine su serpelim, Kreator da Morbid Angel gibi konserlerde deneysel şarkılarını görmezden geliyor, endüstriyel-gotik döneminden sadece Outcast’teki en meşhur şarkılarından biri olan Phobia’yı çalıyor. Geri kalanı, alanlardan kemik sesleri yükseltecek olan Kreator klasikleri… Çadırdaki kıran kırana geçen gün sona erdiğinde ise, sahneden gün içerisinde en aşina olduğumuz grubu, Kreator’ı uğurlayacağız.