Motörhead

Bu ayın sonunda 21’inci stüdyo albümü Aftershock’u çıkaracak olan 38 yıllık grup Motörhead’i Kökler’e konuk etmek için geç bile kaldık. Hem iade-i itibarda bulunuyor, hem de grubun hikayesini anlatıyoruz…

Kayıt teknolojisi ile birlikte müzik satılabilir ve pazarlanabilir bir şeye dönüştüğünden beri mevzu hep ilahlar üzerinden yürüdü. Onlar kariyerlerinin en önemli dönemlerinden itibaren ulaşılamaz, erişilemez, eleştirilemez, hatta dalga bile geçilemez isimlerdi! Onlara laf eden, kutsala laf etmiş olurdu. Her akımın da kendi ilahı vardı, ana akımın ayrı, blues müziğin ayrı, cazın ayrı, rock’n’roll müziğin ayrı ilahları… Milyonluk albüm satışları, rekor katılımlı konserler, poster kaplı duvarlar, satılık eşyalara işlenmiş isimler, kalbin vücudu beslemesi gibi bir pompa animasyonu görünümünde bu ilahlık müessesesini besliyordu. Ana akımın dışındaki müesseseler çok daha mütevazı idi elbet, ama her kim o ilah grupla şöyle güzelce bir dalgasını geçerse, yumruğu suratında bulması an meselesiydi!

Metal Gibi Metal

İnternetin yayılması ve sayesinde medya araçlarının kısmen “sessiz çoğunluğun” eline geçmesi ile birlikte bu ilahlık sıfatları yavaş yavaş eriyip silinmeye, yerini maskesi düşmüş ama aynı oranda hakiki hale gelmiş sevgi ve saygıya bırakmaya başladı. Kendimce hayatı çekilir kılan 2-3 unsurdan biri olarak görecek kadar çok sevdiğim heavy metal, katılan olur mu bilmem ama, benim için son zamanlarda icracılarıyla dalga geçerek, onları ciddiye değil, tiye alarak güzel. Etrafımızdaki bunca bilgi akışıyla, bu kadar insani yanlarını gördüğümüz adamlara bundan böyle nasıl ilah diye tapılabilir? Maddi sebeplerden ötürü yıllardır yoldaşı olduğu grup arkadaşını kovan adamların önünde nasıl secde edilebilir? Ne zaman kendilerinin en doğru, en sert metalci olduğunu ispatlayacak olsa her seferinde madara olan grubu kutsallar arasına almak nasıl mümkün olabilir? Biraz coğrafya, az sosyoloji öğrenip taptığımız müzisyenin doğup büyüdüğü koşulları ülkemizdeki koşullarla analoji yoluyla eşleştirdikten sonra onları nasıl “Evropa görmüş adamın hali başka canım!” diyerek aşağılık kompleksimizin üzerine yerleştirebiliriz? Bizim Kronik grubu, Kapkara adlı şarkısında “Artık efendi yok!” derken ne kadar da haklıymış…

Adam Gibi Adam

Manowar, Black Sabbath, Iron Maiden, Slayer, Metallica, Judas Priest ve daha nicesini bu edindiğim yeni zihniyetle harcarken, köşede bir yerde kurşungeçirmez duruşuyla sadece tek bir ikon dikeliyor: Lemmy. 67 yaşındaki bu ihtiyarda dalga geçecek, taklidini yapacak, karakterini eleştirecek, geçmişten kalma ilahi imajını insan seviyesine indirecek hiçbir şey bulamıyorum. Dünyanın en tutarlı bu insanı ile ilgili hiç kimse bir kaypaklık, kepazelik, bakkallık, odunluk, patavatsızlık hikayesi anlatamıyor. 1976’da kaydettiği ilk Motörhead albümünü plak şirketleri “satmaz bu” deyip yayınlamayı reddettiğinde nasıl ise bugün iki gözlü ufak bir evde yaşarken de aynı halde Lemmy. El alem kendini karıya kıza, AĞLOLE, TATAĞA, HAROYİNE verip bin bir çeşit rezilliğe bulanırken (Mert Yıldız’a selamlar olsun), Lemmy bütün bu dünyevi zevkin her türlü yüksek dozunun içerisinden sapasağlam ve zinde çıkması ile ilahi konumunu korudu. Ama ona kalsa, bütün bu ilahlaştırmanın hiç lüzumu yok. Alçak gönüllü demeçleriyle bunları reddediyor, Headbang’in 51’inci sayısından hatırlayın: “Efsaneler ölüdür, bense nefes alıyorum”.

Bir Çırpıda Hikaye

Pekala, Lemmy’yi kırmayıp kendisine ya da Motörhead’e henüz efsane demeyelim. Neredeyse bütün “henüz efsane olmamış” grupların biyografisinde en ilgi çekici kısım patlama yaptığı albüme kadar geçen sürede yaşananlardır. Motörhead de bu konuda istisna değil. 1975 yılında her şey Lemmy’nin Kanada sınırında üzerinde kokain taşıması sebebiyle tutuklanıp, bu sebepten kalan bütün Kuzey Amerika turnesini iptal etmek zorunda kalan Hawkwind’den kovulmasıyla başladı. Memlekete geri döndüğünde ise ilk işi o gürültülü, basit tekniklere dayanan, kirli, kaba ve hızlı grubu kurmaktı. Önceki grubunda saykodelik müzikler çaldıktan sonra Lemmy’nin kendini bulması gibi bir şeydi bu. İlk kadro olarak kendisine gitarda Larry Wallis ve davulda Lucas Fox katıldı. Grubun adını Lemmy’nin Hawkwind’de iken yazdığı Motörhead şarkısından koydular. İlk plak şirketi olarak Hawkwind’in bağlı olduğu United Artists ile anlaştılar. Birkaç ay içerisinde ilk kayıtlara girdiklerinde Fox’un yetersiz kalışı sebebiyle Phil “Philty Animal” Taylor davulun başına geçti. İlk kazığı ise yaptıkları kayıtları beğenmeyip yayınlamama kararı alan plak şirketinden yediler. 

United Artists’in Motörhead ile ilişkisi o kadar rezil ve çirkindi ki, örneğin grup başka bir plak şirketinin çatısına girip, birkaç badirenin ardından nihayet belini doğrultup belli bir üne kavuşunca o reddettikleri şarkıları 1979 yılında On Parole adıyla piyasaya sürmek gibi bir omurgasızlığa imza atmaktan çekinmediler. On Parole kayıtları reddedildikten sonra Leaving Here single’ını Stiff Records’tan çıkarmaya çalışan grubun, United Artists ile olan kontratı devam ettiği için işlerini bozmaya kalkıştılar. Kaydın single olarak yayınlanmasını engellemeye çalıştılar. Hem bıktır, hem de işleri baltala! Ama işin ilginç yanı, Motörhead eninde sonunda bu single çalışmasını çıkardığı zaman bir şamar da dinleyicilerden yemişti, NME dergisinin anketinde “dünyanın en iyi ‘en kötü grubu’” olarak seçilmişlerdi.

Tüm bunlar olurken bir yandan Motörhead’in “klasik” kabul edilen kadrosu da bir araya gelmişti. İkinci gitarist olsun diye “Fast” Eddie Clarke’ı almışlardı, bunun üzerineyse Andy Wallis grubu bırakmış, grup yine kaderi olan trioya dönüşmüştü. Ama Taylor ve Clarke, ilk single’ın yarattığı kötü intiba sebebiyle vazgeçmek istedi, en sonunda bir veda konseri yapmaya karar verdiler. Chiswick Records’tan Lemmy’nin tanıdığı Ted Carroll’dan taşınabilir bir stüdyo getirip konseri kaydetmesini istediler. Carroll stüdyoyu getiremedi ama onun yerine gruba 1 adet single kaydetme imkanı verdi. Bunun üzerine grup “fırsat bu fırsat” deyip hazırdaki 11 adet şarkılarını birden kaydettiler. Verilen ek sürenin sonunda 13 adet şarkıyı hazırlayıp Chiswick’e teslim ettiler ve dağılmalarına ramak kala ilk albümleri Motörhead’i yayınlayıp ipten geri döndüler. Şans bazen gülebiliyormuş demek.

İlk albümün ardından Bronze Records ile anlaşan grup bu dönemde nihayet işleri yoluna koydu. Birbirinden klasik albümler olan Overkill (1979), Bomber (1979), Ace of Spades (1980) ve Iron Fist (1982) arka arkaya patladı. Grubun en yüksek noktası olan Ace of Spades İngiltere’de altın plak alırken, bu dönemin diğer üç albümü de gümüş plak derecesine ulaşma başarısı gösterdi. Girschool ile birlikte düet yapıp “St. Valentine’s Day Massacre” adıyla kaydettiler, bunun ilgi görmesi üzerine bir de ününü çılgın vokalist Wendy O. Williams’ın grubu Plasmatics ile “Stand By Your Man” kaydını çıkardılar. Ancak Kanada’da yaptıkları bu ikinci düet çalışması Eddie Clarke tarafından “racona ters” olarak nitelendi ve Clarke böylelikle gruptan ayrıldı. Yerine kısa süreliğine gelen Thin Lizzy gitaristi Brian Robertson ile 1983’te Another Perfect Day albümü çıktı.

1984 yılı ile beraber 8 yıl boyunca Motörhead için işler sıkıntılı geçecekti. Bu dönemde bir kere Silver Records ile, bir kere de sonraki plak şirketleri GWR ile mahkemelik oldular. Robertson ve Taylor bu dönemin başında grubu bıraktı. Gitarlara henüz isim yapmamış Würzel ve Phil Campbell geldi. Davul biraz istikrarsızdı, Taylor’ın yerine Saxon davulcusu Pete Gill geldi, Orgasmatron’da (1986) çaldı, sonra Taylor geri döndü, o da Rock ‘n’ Roll (1987) ve 1916’da (1991) çaldı, sonra yine ayrıldı. Tamamlanmasıyla beraber bu karmaşık süreci bitiren March ör Die (1992) bu sebeple künyesi en kalabalık albüm oldu, albümde tam üç davulcu çaldı: Taylor, kısa süreliğine gruba katılan meşhur Tommy Aldridge ve nihayet kalıcı olacak olan Mikkey Dee. Biraz ticari bestelere sahip albüm Ozzy Osbourne ve Slash’in de konuk katılımıyla akıllarda kaldı.

Mikkey Dee’nin sürekli katılımıyla nihayet istikrar kazandılar. March ör Die’a kadar geçen 8 yıllık sürede sadece 3 albüm çıkarabilen grup, bundan sonra otomatiğe bağlayıp en fazla 1-2 yıl aralıklarla albüm çıkarır oldu. Würzel 1993’teki Bastards ve 1995’teki Sacrifice’ta da çaldıktan sonra grubu bıraktı ve o tarihten sonra günümüze kadar Motörhead cephesinde değişen hiçbir şey olmadı. Lemmy, Dee ve Campbell üçlüsü, Motörhead’in ikinci “klasik” kadrosu olarak 8 albüm daha yayınladılar. Geçen yaz Lemmy’nin sağlık sorunları sebebiyle tüm turneyi iptal ettiler, yüreğimiz ağzımıza geldi. Ama yeni albüm Aftershock’ı çıkararak henüz durmadıklarının müjdesini veriyorlar. 

İstikrar Abidesi

Lemmy’nin şahsına münhasır disiplinle karışık, anlık yaşamaya dayalı hayat görüşü kendisini aşarak gruptaki diğer elemanlar Mikkey Dee ve Phil Campbell’a da sirayet etti. Belki önceki Motörhead kadroları da öyledir, o zamanlar ilahlık illüzyonu bozulmadığı için bilemiyoruz. Aslında formül basit: Olduğundan başkası ya da fazlası gibi görünmeye çalışma. İleriyi çok fazla düşünme, gündelik yaşa. Üretimle alakalı kararlarda kendi bildiğinden şaşma, dış etkenlere pek fazla bulaşma. Başka türlü Motörhead’in 18 yıldır aynı kadroyla, kariyeri boyunca 1.8 yılda bir albüm yaparak ve bu ay sayısını toplamda 21’e çıkaracağı albümlerini hep aynı çizgide giden müzikle donatarak saygıda kusura mahal verilmeyişini açıklamak mümkün değildir sanıyorum. Bir ihtimal daha var, o da Lemmy’nin grubu heavy metalden ziyade punk kültürüne yakın görmesi, biz metalkafalara diğer klasik gruplardan biraz daha fazla mesafe koyması. Gözden ırak olan bu sefer kalbimizin tam ortasında. O da Motörhead’in alamet-i farikası olsun.

Ace of Spades “Tülaay” Version

Lemmy gibi bir figürle dalga geçmenin imkansızlığından bahsettik, ama bu Motörhead’in şarkılarıyla eğlenmeyeceğimiz anlamına nasıl gelsin ki? Muhsin beyin “Tülay n’olur geri dön” sözleriyle bambaşka bir yorum getirdiği Ace of Spades’in bu versiyonunu şuradan izleyebilirsiniz: http://youtu.be/BSYU1J4SUTU

Lemmy Kilmister Yasaları

Motörhead Lemmy demektir, Lemmy ise racon demektir. Her bir sözü hayat dersi olan bu adamın şarkılarından geçen sözlerden bir derleme yaptık:

  • “Her zaman için bildiğim tek yol, asla bugünün ötesinde yaşamamaktır” – Capricorn, 1979
  • “Bir kurallar kitabı eşliğinde yaşadığını biliyorum, ama her kim bir kitaba ihtiyaç duyuyorsa o kişi bir aptaldır” – Lawman, 1979
  • “Kır geç duvarı, sonuna kadar yaşa, bu kez onlar alaşağı olacak” – Live to Win, 1980
  • “Ölüm ve doğum arasında harcadığınız bütün yıllarda nefesinizi tutmuş olmanız gereken birçok an olduğunu fark edeceksiniz” – I Ain’t No Nice Guy, 1992
  • “Parayı alabilirsin, peki suçu da üzerine alabilecek misin?” – Take the Blame, 1998

Bir Cevap Yazın