Opeth Sözlüğü
Progresif müziği yaklaşık 20 yıldır envaiçeşit heavy metal ve akustik müzikle birleştiren Opeth’in geçmişinden kişiler ve kelimeleri alfabetik dizdik.
70’ler: Mikael Akerfeldt’in özel ilgisi dolayısıyla Opeth’in müziğine en fazla etki eden müzikal dönem. Aralık 1999’da Non Serviam’a bu konuda şöyle konuşmuş: “70’ler, müzisyenlerin yaptıkları şeylere inandıkları bir dönemdi. Deneysel anlamda bazı yaklaşımlarda bulunmuşlardı. Müzik, meydan okumaydı ve yaptıkları şeylerde risk alabiliyorlardı. Aksi takdirde tüm yapılanlar çok sıkıcı ve kolay anlaşılır olurdu”. Haziran 2008’de Headbang’e verdiği röportajda ise şunları ekliyor: “90’ların başında Stockholm’de bir plak arşivinde takılırdım. Beni bulmak isteyenler oraya gelirdi. Sürekli oradaydım. İşte o dükkanın sahibi çok sıkı bir rock dinleyicisiydi ve tüm o King Crimson, Deep Purple, Camel, The Moody Blues, Pink Floyd ve Thin Lizzy gibi gruplarla tanışmamı sağladı. Bana kalsa Bathory, At the Gates, Entombed ve Morbid Angel dışında bir şey dinlemezdim haha!”.
Candlelight Records: Grubun ilk üç albümü olan Orchid (1995), Morningrise (1996) ve My Arms, Your Hearse’yi (1998) yayınlayan plak şirketi. O vakitlerde küçüktü, grup sonraki şirketlerde daha rahat ettiğini söylüyordu, ama Candlelight da zaman geçtikçe aldı başını yürüdü, Amerika’da da şube açtı.
Deliverance/Damnation: 2000’lerin başında yayınlanan çift albümlük proje. Deliverance grubun sert tarafını temsil ederken, Damnation ise tümüyle akustik yapısıyla dingin yüzünü yansıtıyordu. İkisi bir bütünün birer yarısıydı ve beraber yayınlanacaktı, ama maliyeti karşılasın diye dönemin plak şirketi Music For Nations/Koch, iki albümü 5 ay arayla yayınlamayı tercih etti.
David Isberg: Opeth’in esas kurucusu ve isim babası. Wilbur Smith’in The Sunbird romanındaki “Ay Şehri” anlamına gelen Opet’e “h” harfi ekledi. İlk albüm yayınlanamadan gruptan ayrıldı. Onun ardından Mikael grubun daimi lideri oldu.
Dorock: Grubun 6 Mart 2012 İstanbul konserinden önceki gece kısa bir performans sergilediği bar. Davulcu Martin Axenrot’un doğum günü dolayısı ile Old School barda başlayan ve alkolle geçen gece Dorock’ta devam etmişti. Gelen ricalar üzerine sürpriz bir şekilde sahneye çıkan grup, sarhoş sarhoş çalıp içeridekileri yine de mest ederken, Mikael bu eğlenceli anısını “Manasız bir akustik gürültü yumağı çalıp indik” diyerek hatırlıyor.
Erkin Koray: Mikael’in son albüm Heritage için Headbang’deki röportajında Sadi’ye yaptığı yorumda, albümdeki tınıyı benzettiği isimlerden biri. Son İstanbul konserlerinden önce karşılaştıklarında Mikael Sadi ve Erdem’e şunları söyleyerek şaşkınlıklarını dindirmiş, akabinde kahkahayı basmıştı: “Bir de zaten dünyadaki tüm ülkelerden popüler birkaç müzisyen / grup bilirim. Hangi ülkeye röportaj veriyorsam o ülkenin, bizim müziğimize ya da ilham kaynaklarımıza en yakın ismini söylüyorum ki, benimle röportaj yapan kişinin milliyetçi duyguları kabarsın ve röportaj onun için daha önemli hale gelsin!”
Eruption: Mikael ve Anders Nordin Opeth’e katılmadan önce, bu ikilinin birlikte takıldığı grubun adı.
İbrahim Tatlıses: Grubun eski davulcusu Martin Lopez’in önerisi üzerine dinleyen Mikael’in hayranı olduğu türkücü. Tatlıses’i ilk dinleyişten sonra Mikael, Blackwater Park’taki Bleak şarkısını yazmıştı.
Martin Mendez: Mikael’den sonra grubun en uzun süre çalan güncel elemanı. My Arms, Your Hearse albümünün kayıtları sırasında gruba katıldı, şarkıları öğrenmeye vakti olmadığından ondan sonraki bütün albümlerde basgitar çaldı.
Melinda: Mikael’in kızına koyduğu isim. Kızının doğumundan önce ise Still Life albümünün hikayesindeki bir karakterin adıydı. Hikayeye göre köyünden dine bakışı sebebiyle kovulan bir adam, köye sevdiği kız Melinda’yı almak için geri dönüyor ve olaylar gelişiyordu.
Metal: Son zamanlarda yazması Mikael’in içinden gelmeyen müzik tarzı. Röportajlarında bunu sıklıkla dile getiriyor.
Music For Nations: Grubun beşinci albümü Blackwater Park’tan (2001) başlayarak Deliverance (2002) ve Damnation (2003) albümlerini yayınlayan plak şirketi. 2004’te kapandı.
Orchid: Grubun ilk albümü. Proje azmanı Dan Swanö prodüksiyon koltuğundaydı. Çiçekli kapağıyla meşhur albümde öbür gitarı Peter Lindgren, davulu Anders Nordin çalıyordu, basta ise Johan de Farfalla vardı. Kendinden önceki neredeyse hiçbir şeye benzemeyen albüm, yer altında büyük beğeniyle karşılanmıştı.
Peaceville: Grubun dördüncü albümü Still Life’ı yayınlayan plak şirketi. Bilindik ekstrem grupları içeren az ama öz listesiyle yaşamına mutlu mesut devam etmekte.
Peter Lindgren: Grubun en uzun süre çalan eski elemanı. İlk albüm Orchid’den Ghost Reveries’e kadar gitar çaldı.
Roadrunner Records: Grubun Ghost Reveries’den (2005) başlayarak Watershed (2008) ve Heritage (2011) albümlerini yayınlayan plak şirketi. Rock/heavy metal tarzlarıyla ilgilenip devasa büyüklüğe erişen bir plak şirketi olmasıyla bilinir. Opeth ile çalışmaya devam etmekte.
Royal Albert Hall: Londra’daki meşhur konser salonu. 5 Nisan 2010’da burada konser veren Opeth, bu konseri videoya kaydetmiş, Deep Purple’ın 1969 tarihli Concerto For Group and Orchestra albüm kapağındaki aynı pozu aynı mekanda aynı açıdan çekip saygılar içerisinde piyasaya sürmüştü. Kapaktaki yazılarda Deep Purple’a eşlik eden The Royal Philarmonic Orchestra, Opeth’in kapağında The Loyal Disharmonic Orchestra olurken, orkestra şefi kısmında ise Malcolm Arnold yerine muhtemelen “Allah ne verdiyse” mealinde “The Powers That Be” yazmakta.
Söz ve müzik: İlk iki albüm haricinde tamamına yakını Mikael tarafından yazılan olgular. İlk iki albümde sözlerin hepsini Mikael yazarken, besteleri Peter Lindgren ile paylaşıyordu.
Steven Wilson: Grubun 10 yılı aşkın süredir komşu müzisyenlerinden biri. Porcupine Tree’deki çalışmalarıyla bilinen Wilson, Opeth’in Blackwater Park, Deliverance ve Damnation albümlerinde prodüktörlük, geri vokal, gitar ve klavye gibi görevlerden üstlendi, Damnation’da bir adet şarkı sözü yazdı, Heritage albümünü miksledi. 2012 yılında Mikael ile birlikte Storm Corrosion albümünü çıkarttı.
Travis Smith: Heavy metal tarzında meşhur grupların meşhur albümlerine kapak çizmesiyle meşhur sanatçı. Opeth’in Still Life’tan sonraki bütün albümlerinin kapaklarında imzası var.
Turne hayatı: Opeth bol bol turneye çıkan bir grup, hatta Avrupalı olarak Amerika’da kolaylıkla turneye çıkabilen nadir gruplardan. Opeth’in turne hayatının diğer gruplardan bir farkı var, şarkılar katiyen yolda yazılmıyor. Turne biter, herkes evlere dağılır, besteleme vakti gelir. Aslında Mikael sahneye çıkma anı haricinde pek turnenin heveslisi değil, “Aslında bana kalsa hiç bu kadar turne yapmam ama gruptakiler istiyor, bu gruptan parasını kazanan bir yol ekibimiz var, onlara da sırt çeviremem. Bu grup sayesinde hayatını kazanan, ailesini geçindiren insanlara karşı sorumluluğum var” diyor.