Thin Lizzy

Kökler’de geçen ay anlattığımız Gary Moore'dan sonra, sırada bir başka İrlandalı isim, Thin Lizzy var.

Geçen ay Gary Moore ile ilgili konuşurken söz Phil Lynott’tan da açılmıştı aslında. Yolları birçok defa kesişmiş bu iki müzisyenin birisinden bahsederken öteki hakkında laflamadan durmak mümkün mü? İşte, hazır orada Phil Lynott ve Thin Lizzy’nin lafı geçmişken, şimdi sırayı İrlanda’nın hard rock müziğe, bilhassa da heavy metale mühim bir miras bırakmış grubuna getirelim.

Yuvarlak hesap yapmak doğamızda var, o yüzden 1975 yılını hard rock için milat seçelim. Bu miladın öncesinde incelenecek grupların büyük çoğunluğu iki değil, bir elektrogitardan oluşmakta. Thin Lizzy çift gitara 1974’te geçmişti, dolayısıyla ilk olduğunu söylemek mümkün değil. Ama 1975’te kendilerini buldukları Fighting albümüyle hem diğer 70’ler gruplarından ayrılıp kendilerine has bir konuma geldiler, hem de çift gitarın nimetlerini albümlerine ilk defa yansıttılar. Sonraki albüm Jailbreak ile zirvelerine ulaştıklarında yeni yetişen nice grubu ve müzisyeni bu konuda etkilemeyi başardılar. Her şey çok hızlı oldu, NWOBHM diye bir akım ortaya çıkarken Thin Lizzy’den de büyük oranda beslendi. İlerleyen yıllarda NWOBHM’den beslenen başka akımlar, dolaylı ve doğal olarak Thin Lizzy’i de referans gösterdiler. 

“Üç”ün Etrafında Dönen Dönem

Thin Lizzy’nin kuruluşu, iki farklı grubun bir araya gelmesiyle vuku buldu. Bir tarafta Van Morrison’ın grubu Them’de farklı zamanlarda çalan Eric Bell ve Eric Wrixon, diğer tarafta Orphanage adlı grubun üyeleri Phil Lynott ve Brian Downey. Bell ve Wrixon aynı grup için farklı zamanlarda çalışınca, tanışmaları çok sonradan gerçekleşti. Beraber bir grup kurmaya karar verdikleri akşam Orphanage’ı izleyen iki kafadar, konser sonrasında Lynott ve Downey’e kendilerini tanıtıp grup kurmak konusunda ikna ettiler. Böylece 1969’un son günlerinde Thin Lizzy; bas ve vokalde Phil Lynott, davulda Brian Downey, gitarda Eric Bell ve klavyede Eric Wrixon şeklindeki kadrosuyla kuruldu.  1970 yazında 500 adet basılan ilk single çıkmadan evvel Wrixon gruptan ayrılınca Thin Lizzy uzun süre boyunca trio şeklinde müziğine devam etti. 

İngiltere’de o zamanlar EMI’dan sonra en büyük ikinci plak şirketi olan Decca, 1970’in sonlarına doğru Thin Lizzy’i de kattı. İlk üç albüm, Lizzy için benzer karakteristiklere sahip bir dönem oldu. Üç albüm de Decca tarafından yayınlandı, kadro üçünde de üç kişiydi, Thin Lizzy kendini hard rock ile geleneksel İrlanda müziği arasında bulmaya çalıştı, hiçbiri listelere girmeyi başaramadı. Onun yerine plak şirketinin single olarak yayınladığı Whiskey in the Jar türküsü Birleşik Krallık listelerinde altıncı sıraya kadar yükseldi, başka ülkelerde de başarılı oldu. Ancak bu dönemde yayınlanan diğer 45’likler İrlanda haricinde benzer başarıyı gösteremeyince grup beklediği sıçramayı gerçekleştiremedi. 1974 yılının başında Eric Bell gruptan ayrıldı, Decca sözleşmeyi yenilemedi. Bir ara neredeyse Brian Downey bile ayrılıyordu, geri dönmek için zor ikna oldu. Sonraki albüm için besteler devam ederken bir yandan kalan turneleri tamamlamak için gitar mevkiindeki boşluk geçici gitaristlerle dolduruldu. Bunlardan biri daha sonra gruba iki kere daha dahil olacak olan Gary Moore idi.

Radikal Değişim Zamanı

1974 yılı ilerlerken baş başa kalan Brian Downey ve Phil Lynott için yeniden başlama zamanıydı. Önce yeni gitarist bulmak için seçme yaptılar, böylece gruba 18 yaşındaki Brian Robertson ile Kaliforniyalı Scott Gorham katıldı. Ardından yeni bir anlaşma Phonogram ile gerçekleşti. Bu esnada biriken malzemeler işlenip nihayet Nightlife adındaki albüme dönüştü. Ancak sonuç yine başarısız olmuştu, yeni gitaristler müziğe henüz monte edilememişti, prodüksiyon beklenenden daha hafifti ve besteler zaman zaman blues yönüne gidiyordu. Buna rağmen albümün ardından ABD’yi turlama şansını elde ettiler ve Bob Seger ile Bachman-Turner Overdrive’a eşlik ettiler. 

1975’te Fighting albümü yayınlandığında yıllar süren arayış grubu nihayet somut neticelere götürdü. Çift gitar melodileri onlara gereken hayat öpücüğünü verdi. Ardından nihayet patlamayı Jailbreak albümüyle gerçekleştirdiler. En iyi ticari başarıyı bu albümle yakaladılar. The Boys Are Back In Town şarkısı dünya çapında dillere yerleşti. Artık alamet-i farikaları sayılan çift gitar konusundaki evrimleri tümüyle tamamlanmış, özellikle ilk üç albümdeki Thin Lizzy’den müzik anlamında fazla eser kalmamıştı. Büyük gruplarla büyük turnelere çıkarak başarılarını pekiştirdiler. 

Brian Robertson ile Phil Lynott grupta fazla iyi geçinemiyorlardı, sonraki albüm Johnny the Fox’un kayıtlarında ise bu durum daha net gözlendi. Albüm sonrası bir ABD turnesi daha planlanmaktaydı, ancak bir kavgaya karışıp elini sakatlayan Robertson nedeniyle turne iptal oldu. Gary Moore bu sayede gruba ikinci defa dahil olup konserlerde eşlik etti, turnenin ardından ricalara rağmen yine ayrıldı. Uzun süre sonra tekrar üç kişi halinde sonraki albüm Bad Reputation’ı kaydettiler. Yeniden Gary Moore döndü ve Jailbreak kadar satmasa da çoğu kişi için en iyi albüm olarak görülen Black Rose 1979’da yayınlandı. Albümün turnesinde Lynott ile anlaşamayan kişi bu sefer Moore oldu ve turnenin ortasında grubu bırakıp gitti. Ayrılmasa Thin Lizzy 4 sene sonra dağılmadan devam edebilir miydi? Eğer grupta ipleri eline almak isteseydi ve bunu yapması mümkün olsaydı belki de grup devam ederdi. Hatta belki Lynott’un hayatını 1986’da kaybetmesi bile önlenebilirdi. Ama o zaman Gary Moore’un solo kariyeri nice olurdu? Pekala, halaya bıyık çıkarmadan kaldığımız yerden devam edelim.

Sonun Sebepleri

1970’lerin son 1-2 senesinden 1983’teki dağılmalarına kadar geçen süre Thin Lizzy adına oldukça sıkıntılıydı. İkinci gitar mevkisi bir türlü istikrara oturmuyordu. Grupta uyuşturucu sorunu baş göstermeye başlamıştı. Yapılan iyi albümlere rağmen Jailbreak’in ticari başarısını aşamamak grubun cesaretini kırmaktaydı. Bir yandan da yan projeler, Lynott’un solo kariyere oynaması, üstelik bunu Thin Lizzy kadrosuyla yapması konsantrasyona darbe vurdu. Diğer elemanlar o dönemde stüdyoya girdiklerinde Thin Lizzy malzemelerine mi yoksa Lynott’un solo bestelerine mi çalışacaklarını karıştırıyorlardı. Bunun gibi sebepler 1983’te bir veda turnesine yol açtı. Bu turnedeki bir konserde Snowy White haricinde grubun albümlerinde çalmış tüm gitaristler sahnede beraber çaldılar. 

Solo kariyeri de iyi gitmeyen Phil Lynott, hayatını kaybettiği 4 Ocak 1986’ya kadar birkaç ufak tefek çalışmalarda bulundu. Ölümünden sonraki tarihlerde hem üçüncü solo albümünü çıkarmayı, hem de Thin Lizzy’yi tekrar bir araya getirmeyi planlıyordu. Ama uyuşturucu bağımlılığı bu planları alt üst etti. Bundan sonrasında geri kalan elemanlar çeşitli zamanlarda çeşitli kadrolarla bir araya gelip Thin Lizzy ismiyle konserler verdiler. Şu anda Phil Lynott, Dublin’deki heykeliyle ölümsüzleşti; Thin Lizzy ise Brian Downey, Scott Gorham, Marco Mendoza (bas), Darren Wharton, Vivian Campbell (gitar) ve Ricky Warwick’ten (vokal, gitar) ibaret, hala aktif olan konser grubuyla yaşamaya devam ediyor. 

Phil Lynott

Brezilya kökenli bir adam ile İrlandalı bir kadının çocuğu olarak dünyaya geldi. Anne ile babasının evli olmamasıyla sabit olmayan hayatları üst üste gelince, Phil’in çocukluğu da karmaşık geçti. 4 yaşında büyük annesinin yanında, Dublin’de büyümeye başladı. Bu sefer de İrlanda’da bir siyahi çocuk olarak zorluklar çekti. Bu zorlukları müzikle aşmaya çalıştı. 1960’larda ilk grubu Black Eagles’ta yer aldı, burada Brian Downey ile iyi arkadaş oldular. Ardından Kama Sutra adında bir grup, ondan sonraysa geçen ay değindiğimiz Skid Row’a katılarak Gary Moore ile yolları kesişti. Bas çalmayı burada grubun kurucusu Brendan Shiels’ın yardımıyla öğrendi. Albüm çıkmadan evvel buradan da ayrıldı ve Downey ile beraber Orphanage’ı kurdular. Sonrasını ise Lizzy’den biliyoruz…

Şarkı sözlerinde kendi geçmişinden çokça beslendi. Bunların bir kısmını 1970’lerde şiir kitabı olarak da yayınladı. 70’lerin sonlarından itibaren Thin Lizzy haricindeki projelerle de ilgilenmeye başladı. Sex Pistols elemanları Steve Jones ve Paul Cook ile The Greedy Bastards adında bir grupla çalıştı. Solo kariyerinde 1980 ve 1982’de toplam iki adet albüm yayınladı. Bu dönemde Caroline Crowther ile evlendi. Birlikte iki kızları oldu ki, bir tanesine 1979’da şarkı yazmıştı (Sarah). Thin Lizzy dağıldıktan sonra Grand Slam adında yeni bir grup kurdu. Birkaç yıldır kullanmakta olduğu uyuşturucu yüzünden sağlığı bozuldu, 25 Aralık 1985’te kaldırıldığı hastanede sonraki hafta 4 Ocak’ta hayatını kaybetti. 

Akış Bozan Bilgiler

  • 1972’de maddi sıkıntı yaşayan gruba Deep Purple saygı albümü hazırlamak için teklif geldi. Lynott, Ian Gillan’ın vokalini başaramayacağını düşündüğü için vokal ve klavyeye Emler Fudd adında bir başka gruptan elemanlar katıldı. Funky Junction ismiyle stüdyoya girip 1973’te albümü çıkardılar.
  • Gary Moore gruptan son kez ayrıldıktan sonra yerine Snowy White geldi. Kalan üç albümün ikisinde çalan White, gruptaki uyuşturucu sorunundan ötürü ayrıldı. Ardından John Sykes girdi. Daha önce Tygers of Pan Tang’de çalan Sykes, beste yazımına pek katılmasa da son albüm Thunder and Lightning’de grubun en ağır müziğini çalmasına katkıda bulundu. Bu arada bu son üç albümde grubun yıllar sonra klavyeye yer verdiğini, bunu da Darren Wharton’ın çaldığını not edelim.

Bir Cevap Yazın