Devil: Şeytan Sizi Çağırıyor
Türkiye’de heavy metal hareketini başlatan isimlerden Devil, 7 Ocak 2015 günü çok uzun bir aranın ardından Whisky ile birlikte büyük bir konsere imza atacak. Ecdadını tanıyan nesiller yetiştirmek üzere Devil’i Kökler’de uzun uzun anlatıyoruz…
Göçebelik yıllarımızdan kalma olduğunu tahmin ettiğim, genlerimize işlemiş bazı alışkanlıkların sonucunda bugün varlığımızın bir parçası olan “ihmallerimizden” birine değineceğim: Kalıcı hafıza bırakma huyumuz yok, arşivlemiyoruz. Arşivledik diyelim, o yığını tasniflemiyoruz ki biri faydalanabilsin. Hadi tasnifledik, meraklısının erişimine açmıyoruz, saklıyoruz, ya da unutup gidiyoruz. Heavy metal dergi arşivimdeki yazıların başlıklarını satır satır Excel’e girmiş, 12000 satıra yakın bir dizin oluşturmuştum. Böylece kimin hangi sayısında kime kaçıncı sayfada yer verdiğini görebiliyordum. Elimdeki dergilerin büyük çoğunluğu, Devil’in pek aktif olmadığı dönem olan 1993 sonrası yayınlanmıştı. Dizinde Devil ismini arattım, karşıma sadece 1 (bir) adet satır çıktı. Eksikli ama geniş arşivimin içerisinde, satır aralarında ismini anmanın da ötesinde, geçmişe yönelik yazı yazan bir tek 1990 doğumlu ve Aydınlı Can Kaya’nın Eylül 2008’de çıkardığı Pena Zine vardı. Aradan 6 yıl geçti, 7 Ocak’taki tarihi konseri bekliyoruz ve sanırım bu 2000’lerdeki müzik basınında yazılan ikinci Devil yazısı. Yine Aydınlı, bu kez 88 doğumlu şahsıma düştü bu görev. Hazırsanız, Türkiye’de heavy metal müziğin miladından sözü açarak başlıyoruz.
Putlar Yıkılıyor
Türkiye’de heavy metalin ilk ayak sesleri belki Bunalımlar’ın kayıtları, Erkin Koray ve Yeraltı Dörtlüsü’nün sert geçen konserleriyle daha önce de duyulmuştur. Ama 80’lerde heavy metali kimlik olarak benimseyen “atalarımızın” milat konusunda mutabık olduğu bir tarih var: 30 Mayıs 1981. Gong dergisine göre “putların yıkıldığı” Exorcist Child ve Egzotik Band’in konseri. Aynı saatlerde Galatasaray Lisesi’ndeki bir başka konserde bilindik Anadolu pop sesleri yükselirken, Taksim Meydanı’na doğru birkaç blok ötedeki Fitaş Sineması’nda 1500’ü aşan sayıda genç sadece putları değil, aynı zamanda yıllardır büyüklerinin dayattığı “adab-ı muaşereti”, ataerkil kısıtlamaları ve hemen birkaç ay önceki darbe ile pekiştirilen totaliter somurtkanlığı yıkmakta idiler. Exorcist Child’ın performansı, tiyatrocu Taşdöğen kardeşlerin ekibince canlandırılan Ku Klux Klan’ın saldırısı (!) ile seyircinin gözü önünde müdahaleye uğrarken, bir konserde teatral öğelerle muhtemelen ilk defa karşılaşan gençliğin vitesini Egzotik Band yükseltiyordu. Program bittikten sonra seyircinin ısrarlarıyla grup doğaçlama çalmaya başladı. Bu uzatma dakikalarında Levent Baki sahneye fırlayıp mikrofonu kaptı, doğaçlamaya Status Quo şarkılarıyla eşlik etti ve işte o anda sahne önündeki gençliğin tüm zincirleri boşaldı. Performans sona erdiğinde Fitaş’ı terk etmekte olan gençler ifadelerini ve enerjilerini yönlendirebilecekleri yeni bir kanal bulmanın, yalnız olmadıklarını fark etmenin muzaffer kutlamasını yapıyorlardı. Kısacası 90’ların metalcileri için 4 Kasım 1988’teki meşhur Moda konseri ne anlam ifade ediyorsa, 80’lerin metalcileri için de bu birinci Fitaş konseri benzer anlamlardaydı.
Bu konserde spotlar Egzotik Band ve Levent Baki’nin üzerindeydi. Exorcist Child’ın kurucusu Sabahattin Taşdöğen ise kısa bir süre içerisinde grubun ismini Devil olarak değiştirecek, 1 yıllık Egzotik Band macerasının ardından Devil’i faal duruma geçirip 80’lerin ortasındaki yerli rock ve heavy metal sahnesinin omurgasını oluşturacaktı. 1982’nin sonlarında grup, gitar-vokal görevlerini üstlenen Taşdöğen’in yanında Ercan Birol (gitar), Nejat Tekdal (klavye), Derya Bozkurt (davul) ve kardeşleri Nizam Taşdöğen (bas) ile Tuncer Taşdöğen’den (vokal) oluşuyordu. 30 Mayıs Fitaş konserinde Ercan Birol Egzotik Band’de çalmaktaydı, Exorcist Child’in kadrosu ise gitar mevkii dışında neredeyse aynıydı. Yani Devil’i oluşturacak olan aşağı yukarı herkes o konserde sahnedeydi. Bu konseri izleyen yaz mevsiminde Nejat Tekdal, Ekim ayında ise Sabahattin Taşdöğen de Egzotik’e katıldı. Değişmez Egzotik Band elemanları Halil Bal ve Gökhan Pekkaya ile beraber müstakbel Devil üçlüsü 31 Ekim 1981’deki Fitaş konserinden 7 Mart 1982 Bakırköy İncirli konserine kadar davul hariç sabit bir kadroyla sahne aldı. Sonrasında önce Taşdöğen, sonra belirli aralıklarla Birol ve Tekdal Egzotik Band’den ayrıldı ve Devil grubu kurularak ilk konseri 20 Kasım 1982’de Yeni Melek sinemasına yazıldı.
Bu da bizim KISS
Devil o dönemde basın tarafından en çok teatral sahne şovlarıyla ilgi topluyordu. Birçok dizi, film ve oyundan tanıdığımız tiyatrocu Taşdöğen kardeşler, müzisyen kardeşlerine mizansen, dekor, makyaj ve kostüm anlamında yardım ediyor, grup konserlere 20’ye yakın kişilik ekiplerle çıkıyordu. Gong’un cılkını çıkarırcasına grubun üzerine yapıştırdığı “yerli KISS” tanımlaması ilerleyen sahnelerde makyaj dozajını azalttırsa da, grup sahne şovlarında dünyanın kuruluşu, canlıların varoluşu, şeytanın yeryüzüne inerek kötülükleri beraberinde getirişi, insanlığın bu kötülüklerle mücadele edişini canlandırmaya devam etti. Basının ilgisinin yanında Devil, dönemin diğer gruplarına da öncülük eder konumdaydı. 1983 senesinde 30’una merdiven dayayan üyeleri vardı ve çoğu 20’li yaşlarda olan gençler arasında “ağabey” olarak görülüyorlardı. O sıralarda Sabahattin Taşdöğen Şişhane’deki müzik dükkanını açmıştı. Böylece geçimini sağlamanın yanında, ülkedeki dışa kapalı ekonominin gruplar üzerinde yarattığı ekipman sıkıntısını da gideriyordu. 80’lerin orta döneminde bu imkan sayesinde birçok rock müzik etkinliğinin altında Devil imzasını görmek mümkündü.
1984’te küstürülüp ABD’ye geri dönene kadar benzer bir “ağabeylik” misyonunu üstlenen Asım Can Gündüz ve grubu Ambulans ile 15 Ocak 1983’te Ankara Arı sinemasında, 22 Ocak’ta ise Ra ile Egzotik Band’in de program kadrosunu dörtlemesiyle Fitaş’ta konser verdi Devil. 27 Mart’ta ise grup ilk büyük festivalini organize etti. Tepebaşı Gazinosu’ndaki festivalin afişinde Devil’in yanında Ra, E-5, Keops, Latin-2, Danger, Whisky ve Fantastik isimleri de geçiyordu. Festivalin ikincisi benzer kadroyla, Aqua, Danger, Devil, Face to Face, Ra ve Whisky’nin katılımıyla bu kez Caddebostan Budak sinemasında, 25 Haziran’da organize edildi. Ancak Gong dergisinin haberine göre bu etkinlik sonrası gruplar arasında anlaşmazlıklar ortaya çıktı, herkes birbirini farklı sebeplerle suçladı. Devil’in açıklaması ise şu şekildeydi: “Bu gruplar bizim sağladığımız olanakla adlarını duyurdu. Daha önce neredeydiler? Biz iyilik yaptık, kötülük bulduk, bundan böyle yalnız Whisky ile çalışacağız…”
Devil, artık milyonlarla oynuyor (!)
Bu sıralarda davulda eleman değişikliği yaşandı. 31 Ağustos’ta yayınlanan Gong dergisindeki “Devil, artık milyonlarla oynuyor” başlıklı haberin her tarafından para taşan fotoğrafında Nizam ve Sabahattin Taşdöğen’in arasında hafif kamburuyla gülümseyen kişi, Yugoslavya’dan gelen Gazanfer (Gasko) Vatansever’e benziyor. Yeni kurulmakta ve birkaç yıl sonra “Halley” isimli şarkıyla Eurovision’a gidecek Klips’e katılan Derya Bozkurt’un yerine geçmişti Gasko. Sene 1984 olduğunda Nejat Tekdal kısa süreli ayrılığının ardından gruba geri dönmüş, Gasko’nun davulda olduğu 6 kişilik klasik kadrosu bir arada oturmuştu. Ancak yılın ilk konseri biraz geç geldi, 28 Nisan günü Fitaş’ta gösterilen performans Günaydın gazetesinin haberine göre gruba 400 bin lira zarar getirdi. Konserlerden hep zarar ettikleri anlatılan haberde muhabir kurduğu “Grubun üyeleri bundan sonra pop müzik yapacak” cümlesiyle “sallama” sanatını yeni bir boyuta taşımıştı. Bir başka şanssızlık 13 Mayıs’ta, afişinde “Büyükannesini getiren bedava girer” sloganını taşıyan, Türkiye’nin ilk açık hava rock festivalinde yaşandı. Bir hafta öncesinde lahmacun ve şarap eşliğinde ses getirici bir basın toplantısıyla tanıtılan festivalde Asım Can, Devil ve Whisky gibi önemli isimler hava muhalefetinden ötürü sahne alamadı. Neyse ki Hey dergisinin 6 Mayıs’ta Spor ve Sergi Sarayı’nda düzenlediği “Büyük Rock ve Dans Festivali” Devil için başarılı geçmişti.
Adaları Rock’çılar Kurtardı
Devil’in bu dönemde bir yandan kayıt çalışmaları da oluyordu. Gasko’nun yazdığı “Atom Devri Kızları”nın kayıtları için Yugoslavya’ya gittiler. 2-3 yıl içerisinde yayınlayacakları ilk albümlerinin kayıtlarının bir kısmını muhtemelen bu sıralarda yaptılar. 1985’in öne çıkan konserleri arasında Whisky, Kramp ve Piramit ile sergiledikleri performans vardı. “Kocaeli Genç Topluluklar Yarışması”nı organize ettiler, Sultanahmet Meydanı’nda Selçuk Alagöz ile sırayla aynı sahneye çıkarak her kesimden insana çaldılar. 1986’da ise yardıma muhtaç çocuklar yararına 26 Nisan’da Yalova’da verdikleri konser dikkati çekti. Mayıs 1986 itibariyle Devil kuruluşundan o güne kadar İzmir, Ankara, Kocaeli ve Bodrum dahil olmak üzere en az 55 konserde yer almıştı. Rock ve pop tarzlarında iki yarışma da içeren “2. Adalar Kültür ve Sanat Şenliği”ni organize ettiler, ama otellerle ve alanla ilgili akreditasyon sorunu yaşadıkları için 10 gün boyunca geceleri çadırlarda, enstrümanların yanı başında yatıp uyudular. Devil Büyükada’ya tam kadro gelememişti, bu sebeple “Gasko Band” ismini takınarak yarıştı. 1987’deki ilk Blue Jean Top Rock Festivali’nde sahne aldılar. Gasko 1988’de İngiltere’ye taşındı. Yerine bir süre sonra Fuat Tavukçu geldi. Zabıta amirliğinden müdürlüğe terfi eden Nizam Taşdöğen yerini Metalium’dan Babür Örtegen’e bıraktı.
Devil’i Hasankeyf Çarptı
Vitesi yeniden yükseltmek için Devil 1991 sonbaharını bekledi. 14 Eylül’deki İstanbul Beyaz Güvercin Müzik Yarışması’na yeni yazdıkları “Beyaz Güvercin” şarkısıyla katıldılar, TV’de yayınlanan bu performansları Youtube’da günümüze kadar geldi. Görüntülerde ilginç olan şey, basgitarda Taner Öngür’ü görmemizdi. Bu tarz organizasyonlarda yer almak istemeyen Babür Örtegen’i idareten şarkıyı çalmıştı. İki ay sonra “Muhteşem Dönüş” başlığıyla duyuracakları konserlerinde büyük hayal kırıklığı yaşayacaklardı. Tarihinin en büyük sahne prodüksiyonunu gerçekleştirmeye hazırlanan ekibin önüne bir başka rock müzik organizasyonu engel koydu. Sultanahmet’te ücretsiz gerçekleşeceği duyurulan “Hasankeyf Yaşamalı” etkinliğinde dönemin önemli rock grupları duyurulmuştu. Devil etkinliğin ertelenmesi için karşı tarafı uzun uzun aradı, çözümler sunmaya çalıştı ama hem ikna edemedi, hem de belediyeye parasını vererek astığı afişlerin üzerinde bu etkinliğin afişlerini yapıştırılmış gördü. Sonuçta Yenikapı’daki “Muhteşem Dönüş” konseri, “Muhteşem Çöküş”e dönüştü. Devil’i izleyen sadece birkaç düzine kişi vardı. Ettikleri zararla birkaç yıl altından zorlukla kalkacakları borç batağına saplandılar.
1992’de Milliyet’in Liselerarası Müzik ve Halk Oyunları Yarışması dahilinde Mahsun Kırmızıgül ve Gönül Tümer ile Türkiye turnesine çıktılar. Yanlarındaki isimler bizim için absürt dursa da taşrada rock müziğe ilgi duyabilecek gençlerle tanışmak ve onları motive etmek adına Devil’in oradaki varlığı oldukça önemliydi. Ama grupta geçen Kasım yaşadıkları hayal kırıklığı, giderek büyüyen bir küskünlüğe dönüşmekteydi. 1992 yazında verdikleri Mis Sokak ve Ataköy Marina konserlerinin ardından sahneye çok az çıktılar. Son dönemde “Beyaz Güvercin”in yanında “Özgürlük Şarkısı”nı kaydetmişlerdi. 90’ların ilerleyen bölümlerinde ikinci albüm bu şarkıların yanına taslak amaçlı vokalsiz kayıtlar eklediler, ama bu sefer yayınlayacak hiçbir şirketle anlaşamadılar. 1998’de grup böylece stüdyoya da küserek iyice kabuğuna çekildi. 1992 yazından 2003 senesine kadar sadece 10 konser verebildiler. 2003’te grubun gizli kahramanı Ercan Birol vefat etti. Onun yası grubun piyasaya küskünlüğüyle birleşince Devil gerçekten dağıldı. Bütün elemanlar kendi işlerine yoğunlaştı, İstanbul’dan taşraya taşınan bile oldu.
Muhteşem dönüş vol. 2
Son yıllarda internette belge ve fotoğraf paylaşımıyla Türkiye’de heavy metalin geçmişine yönelik ilgi büyümeye başladı. Hal böyle olunca 80’lerdeki gruplar, kabaca 1990-2005 yılları arasında görmedikleri ilgiyi şu anda görüyorlar. Bu ilgi, yaklaşık beş yıl önce Sabahattin Taşdöğen’in davet edildiği “Gitarın Asi Çocukları” etkinliğiyle birleşince, uyuyan Devil’i yavaş yavaş uyandırdı. Sabahattin Taşdöğen, Nejat Tekdal, Babür Örtegen ve Fuat Tavukçu yeniden bir araya gelip gitarda yanlarına Uğur Kırat’ı alarak stüdyoda provalara başladı, birkaç defa sahneye çıktı. Üstelik 23 Aralık 2013’te Whisky ile beraber prova mahiyetinde bir konser bile verdi. Sabahattin Taşdöğen gelecek zaman için yeniden azimli, kendini 90’ların başlarında olduğundan daha motive hissediyor. Yeni bir albüm henüz için bir şey söylemiyor ama konserlerin devamını getirmekte kararlı. 7 Ocak’taki konser, Devil’in 5 yıl süren kozasından çıkış anı olacak. Sahne üzerindeki rakibi, kulisteki dostu Whisky ise yine yanlarında… “Ercan Aga” ve “Kamil Ağabey” anılarıyla gözlerimizi doldururken, iki grubun diğer üyeleri eski günlerinin coşkusunu kulaklarımıza taşıyacaklar. Bu sefer bizi hiç bırakmasınlar…
İlk kaset, tek kaset
Yıl 1987 olduğunda nihayet kaydettikleri şarkıları Armoni Plak aracılığıyla kasete dökmeyi başardılar. Kendi isimlerini taşıyan albümde Devil, kariyerinin başından beri yazdığı Türkçe şarkılardan bir seçki oluşturmuştu. Albümün kartonetine göre Tuncer Taşdöğen kayıtlarda yer almamış, Sabahattin Taşdöğen esas vokalleri üstlenmişti. On şarkıdan beşinin söz-müziği Ercan Birol’a, üçü Sabahattin Taşdöğen’e, ikisi ise Gasko’ya aitti. Şarkı sözlerine, kısa bir süre grubun promo fotoğraflarında görünen Tülay Kayacık’ın da büyük ihtimalle katkısı vardı, aynı zamanlarda vokal yaptığı Kramp’ın “Onlarla” isimli şarkısı ile Devil’in “Rüya”sı ortak dizeler içerir: “Dün gece görmüşler seni mutluluklar ülkesinde / Sevinçten akan gözyaşların parlıyormuş ay ışığında”. Albümde “Haydi Rock’n’Roll” ve “Delisin Sen Deli” gibi, Whisky’nin ilk albümünde işlediği naif “rakınrol” temalarının yanında “Neden Duruyorsun” ve “Güzelim” gibi şahane baladlar da bulunmaktaydı. “Rüya”nın zıddı niyetine yazıldığını düşündüğüm “Kabus” ise albümün en epik dakikalarını barındırmaktaydı.
Notlar
- Youtube’da “Elmas Şato” kelimelerini aratın. Nejat Tekdal ve Ercan Birol’un Devil ve Egzotik Band öncesi kaydettikleri 4 fevkalade şarkı ile karşılaşacaksınız.
- Tekdal ve Birol 1979’da Ersen’in dadaşlarından biri olmuşlardı.
- Sabahattin Taşdöğen ise 77’de Erol Büyükburç’un grubunda Cem Bezeyiş ve Metin Özülkü gibi isimlerle çalıştı.
- Nejat Tekdal Barış Manço’nun “Sözüm Meclisten Dışarı” adlı albümünde çaldı, Dönence’nin bestesine ve Gülpembe’nin solosuna imza attı.
- Yazıyı yazarken sağladıkları yardımlar için Sabahattin Taşdöğen, Babür Örtegen, Sinan Doyan ve Veysel Barışsever’e teşekkürlerden bir demet sunuyorum.