Peter Steele
Kara mizah, karizma, adale, 48 yaş… Bunlar birkaç ay önce Peter Steele’i anlatmak için kullanabildiğimiz kelimelerden birkaç tanesi. Bu saydıklarımızı düşününce, bunlarla tanımlanan bir adamın yakın gelecekte aramızdan ayrılabileceğini kaçımız tahmin edebilirdi?
Karşımdaki vücut geliştirme salonuna her gittiğimde ister istemez orada asılı olan posterler dikkatimi çekiyor: Çelik gibi, abartılı kaslara sahip olan vücut şampiyonları. Yumruk yapıştırsak bizim elimiz acıyacakmış, sopayla saldırsak sopa yamulacakmış, hatta arabayla çarpsak sadece ufak sıyrıklarla kurtulacaklarmış gibi görünüyorlar. Heavy metal dünyasının bu adamlara bu açıdan en yakın görünen şahsiyeti Peter Steele de öyle. Hiç ölmeyecek, hatta yaşlanmayacak gibi… Ama kalp denen organa öyle gelmiyor olsa gerek, beslemesi gereken haddinden fazla kas oldu muydu, iflas bayrağını çekiveriyor. Henüz saat çok erken iken Steele’i yarı yolda bırakıyor.
Etçil Grup Carnivore
Peter Steele müzik hayatına başladığı zamanlarda takvimler 1979 senesini gösteriyor. 17 yaşında olduğuna göre, lisenin son demlerini yaşıyor olmalı. Zaten o sene kurduğu ilk grubu Fallout, lise arkadaşları Josh Silver, John Campos ve Louie Beateaux’dan oluşuyordu. Üç yılda birkaç tane konser ve bir single’ın ardından 1982 yılında Fallout dağılıyor. Damarlarında aynı anda dört Kuzey Avrupa milletinin kanından taşıyan New Yorklu Peter Ratajczyk fazla zaman kaybetmeden yeni grubu Carnivore’u kuruyor. Yanında Fallout’tan tanıdığımız Louie de var. Burada çıkan soyadı kanununa (!) göre Peter, Steele soyadını, Louie ise Beato soyadını alıyor, bu şekilde tanınıyorlar. Carnivore, 5 yıllık ilk döneminde crossover thrash tarzında iki albüm yayınlıyor. 2006’da Steele grubu tekrar kuruyor, birkaç konser veriyorlar ancak başka kayıt çıkmıyor. New Yorklu olmalarından, bol hardcore punk etkili müziklerinden ötürü meşhur New York Hardcore sahnesiyle oldukça içli dışlı oluyorlar. Bu durum, günümüze miras olarak güzel ve ilginç bir not bırakıyor: Peter Steele’den başka kaç kişi hem gotik metalin öncülerinden biri olup, hem de New York Hardcore camiasının içinden olabilir ki?
Vampir Grup Type O
1989 yılında Type O Negative’i kurmakla meşgul olan Peter Steele, bu sefer yanına Fallout’ta beraber çaldığı Josh Silver ile, Kenny Hickey ve Sal Abruscato’yu alıyor. Sub-Zero, Repulsion gibi birkaç isim değişikliğinin ardından nihayet Type O Negative ismiyle ilk albüm “Slow, Deep and Hard” 1991 yılında raflarda yerini buluyor. Ondan sonra plak şirketinin istediği bir canlı kayıt var, grubun buna rağmen stüdyoda kaydedip sahte seyirci sesleri eklediği; sansasyonel kapağıyla The Origin of the Feces. Grup esas patlamayı 1993’teki Bloody Kisses ile yapıyor. Bu albüm, grubun bağlı olduğu Roadrunner Records bünyesindeki gruplar arasında “altın ve platinyum plak” sertifikalarını kazanan ilk kayıt oluyor.
Type O Negative için Bloody Kisses sonrası ismini duyurmak daha kolay oluyor, bir yandan da ilk albümünden beri üstlendiği bir görevi de devam ettiriyor: Kuzey İngiltereli üç öncü gruba (Paradise Lost, My Dying Bride, Anathema) karşılık olarak, New York’tan, çok farklı bir üslupla gotik metal bayrağını taşımak. Genellikle karanlık, romantik veya depresif olarak bilinen gotik metalde kendi ekolünü yaratıyor Type O. Bütün bu kavramları kara mizahla yoğuruyor, cinsellik ve ölümle ilgili genellikle dalgacı bir üslup takınıyor. Kirli tonlara sahip, kirli bir müzik… Oldukça kalın vokallerle de bu karanlık ve dalgacı tavrı sağlamlaştırıyor. Bütün bunlar sonraki gruplardan bazılarının Type O Negative’in açtığı yoldan gitmesi, köklerinin buraya dayanmasını sağlıyor.
Type O Negative’in önemi burada ortaya çıktığına göre, sonrasını daha hızlı anlatmak mümkündür.1994’te Johnny Kelly, Abruscato’nun davuldaki yerini alıyor. Dördüncü albümleri October Rust 1996’da çıkıyor. Sonraki 3 yıl içinde Steele’in yaşadığı zorluklar, ailesinden kaybettiği kişiler derken World Coming Down, grubun en ciddi, en karanlık albümü oluyor. Ama bu “fazlası zarar” hava neyse ki çok uzun sürmüyor. 2003’te çıkan Life Is Killing Me ile grup eski tavrına kaldığı yerden devam ediyor. Bu sırada yıllarca beraber çalıştıkları Roadrunner Records’ın habersizce bir “en iyiler” derlemesine girişmesi nedeniyle bu şirketten ayrılıyorlar. Böylece 2005’te SPV ile anlaşan grup, buradan çıkan ilk albümleri Dead Again’i 2007 yılında yayınlıyor.
Yeniden Ölü, Bu Kez Şaka Değil!
Dead Again albümünün ardından Type O bir süre turlamakla meşgul oldu. Ancak 2009’la birlikte başlayan dinlenme döneminin ardından, nihayet 2010’a gelindiğinde Nisan ayının ortası müzikseverler için üzücü bir günü işaret etti: Peter Steele 15 Nisan günü kalp yetmezliğinden ötürü yaşamını kaybetti. Biz ekranları başında habere rastlayanlar, inanmakta güçlük çektik. 2005 yılındaki şakadan haberdar olanlar daha da zorlandı inanmak için. Heavy metal dünyasının kendine özgü müzisyenlerindendi, devasa cüssesiyle spor salonlarındaki posterlerden fırlamış olmasa da (hiç uzun saçlı bir adam görmedim bu posterlerde), kesinlikle Yunan mitolojisindeki kahramanlar gibi görünen bir şahsiyet idi. Aramızdan erken ayrıldı, uzun bir süre eksikliğini hissedeceğiz. Ancak söylediğimiz gibi Yunan mitolojisinden fırladıysa eğer, bu his sonsuza kadar sürecek korkarım ki!
Daha fazla Steele
- Peter Steele’i daha fazla görmek, okumak isteyenler, Headbang dergisinin ikinci sayısındaki Type O Negative röportajına göz atabilirler.
- Çektiği ucuz komedi-korku filmleriyle tanınan yönetmen Bill Zebub’ın 2002 yılında yayına hazırladığı, aralarda sokaktaki vatandaşı rahatsız edebilecek kliplerle bezeli Death Metal: A Documentary adlı belgeselde Peter Steele’e azımsanmayacak miktarda dakika ayrılmış durumda.
- Decibel dergisinin Nisan 2007 sayısında, Dead Again albümünün ardından albümle ve Steele’in 2000’li yıllarda yaşadıklarıyla ilgili güzel bir röportaj http://tinyurl.com/37n3ewg adresinden okunabilir.
Ölümle Şaka Olur mu?
2005 yılında oldu. Kara mizah anlayışı, kendine özgü özelliklerinden biri olan Type O Negative’in internet sitesi, 13 Mayıs gününde Steele’in mezar taşını barındırıyordu. Üzerinde “Peter Steele… Nihayet özgür… 1962-2005” yazan taş, o gün bütün Type O hayranlarını şoka uğratmıştı. Grubun bunu yapma sebebi olarak o dönemde Roadrunner Records’tan ayrılmalarının ardından SPV ile yaptıkları anlaşmaya esprili bir atıf yapmak gösteriliyor. “13. Cuma”ya denk getirildiğini de not olarak ekleyelim. Aradan sadece 5 yıl geçtikten sonra bu şakanın gerçekleşmiş olması oldukça üzücü.