Ihsahn: Yapılar Bozulmak İçin Vardır

Kariyeri boyunca yeni ifade biçimleri üretme kaygısı içerisinde müzik yapan Ihsahn, yeni albümü Das Seelenbrechen ile önceki yapısını bütünüyle yeniden bozuyor.

Deneysel, açık fikirli, müzikal deha, Norveç, Emperor, küçük yaşta gitar ve piyano eğitimi, kuzey, soğuk, black metal, zengin müzik… Bütün bunlar, Ihsahn üzerine yazılan bir yazıda geçmesi garanti kelimeler. Yıl boyunca Enslaved, Darkthrone, Watain, Satyricon gibi isimleri yazarken ise bahsettiğim şeyler aslında hep aynıydı: Black metal bir trendir, gidilecek yere kadar binilir, sonra herkes kendi yoluna dağılır. Ek olarak, dinleyicisi muhafazakar, müzisyeni açık fikirli kalmıştır. İşte bu 1 paragrafta özetlediğim şeyleri ısıtıp ısıtıp tekrarlamamak için bu kez konuya bambaşka bir yerden atlayacağım: Yapısalcılık ve post-yapısalcılığı çarpıştırıp Ihsahn’ı bu çarpışmanın enkazından anlamaya çabalamak…

Yapısalcılık

Yirminci yüzyılda türeyen düşünce akımlarının sebebi olan Eleştirel Teori’nin (Critical Theory) sonuçlarından bir tanesi, 50’ler ve erken 60’lar Fransa’sında vuku buldu: Claude Levi-Strauss ve Roland Barthes gibi isimlerin başını çektiği yapısalcılık (structuralism), eleştirinin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin yeni şeyler söyledi. Buna göre her şey kendinden daha büyük bir yapının parçasıdır ve incelenirken içinde bulunduğu bağlam çerçevesinde değerlendirilmelidir. Semboller üzerinden bir inceleme sistematiği yaratma amacı taşır, böylece sonraki çalışmaları kolaylaştırıp hızlandıracaktır. Kendisinden yarım asır önce İsviçreli dil bilimci Saussure’ün çalışmalarından temel alır, “gösterge” ve “gösterilen” gibi kavramlarla anlamlandırmaya çalışır. Aynen sözlükte bir kelimenin başka bir kelimeye ya da anlama işaret etmesi gibi… Düşününce, bildiğimiz heavy metal ortamı yapısalcılığın içerisine cuk diye oturur. Bir Metalcinin Yolculuğu belgeselinde sunulan türler haritası, farkında olarak ya da olmayarak heavy metale en yapısalcı bakışı getirmiştir. Albüm kritiklerinde grubun tarzından ve benzer gruplardan bahsedilmeden geçilmez. Load gibi bir albüm, Metallica bağlamında incelenmediğinde fevkalade bir albüm gibi görülebilirken, grubun önceki albümleri ve şekli şemali hesaba katıldığında çoğumuzun hayal kırıklıklarında yerini çoktan almıştır mesela. Yapısalcılığın olmazsa olmazı, “karşıtı üzerinden kendini anlamlandırma” düsturu ise kendini en iyi thrash-glam metal çekişmesinde ve pozcu-hakiki black metal kavgasında bulur.

Post-yapısalcılık

60’ların sonlarına doğru yapısalcılığın sınırları Fransa’daki düşünürleri kesmemeye başladı. Özellikle beşeri bilimlerle ilgilenenler, insanın bir kalıba konulamaz ve tahmin edilemez yapısından ötürü yapısalcılığın açıklarını bulup, bunun üzerinden yapısalcılığa tümüyle karşıt olmayan, ona göre daha soyut (dolayısıyla insana daha uygun) bir düşünce akımı oluşturdular. Barthes gibi önceleri yapısalcı olanlardan bizzat post-yapısalcılığa geçenler bile oldu. Başı ise onunla birlikte Derrida, Foucault gibi isimler çekti. Artık bütün sabit yapılar bozulmaya (deconstruction) ve yer değiştirmeye müsait oldu, anlamlarını ise sadece karşıtlarına değil, olmadıkları her şeye borçlu oldular. Sembollerin nesnel karşılıkları, yerini öznel ve göreceli yorumlara bıraktı.

Yapıbozum Ihsahn’ın müziğinde, After ve Eremita albümlerindeki saksafondan tam anlamıyla bir “metal” enstrümanı yaratılmasıyla gerçekleşmiştir. Heavy metalin kendisi yapısalcı ise, Ihsahn da, etiketlenemeyen müzik kariyeriyle post-yapısalcılığa cuk oturur. Ihsahn’ı “avangart metal” diye etiketlemek mümkün, ama o işin kolaycı kısmı. İki tane thrash metal albümü birbirinden ne kadar farklı olabilir? Birini seven ötekini de yüksek ihtimal sevebilir. Fakat iki tane avangart albümün arasında dağlar kadar fark açılabilir. Yine avangart bir müzisyen, kariyeri boyunca birbirinden çok farklı albümler yapmakla yükümlüdür, yoksa kendi yapısını oluşturup, o yapının içerisinde yapısalcılık oynamaya başlar. Deneyselliğiyle tanınan Ihsahn, genelde önceki albümlerin üzerine inşa etse de, bazı önemli noktalarda tamamen “yıkıcı” bir iş yapıp bu konudaki yükümlülüğünü yerine getiriyor, aynı Das Seelenbrechen’de yaptığı gibi. Önceki yapılardan bağımsız, tümüyle yabancı sulara açılan Ihsahn’ı yeni maceralar bekler…

Bir Cevap Yazın