Enslaved: Karanlık ve Epik Bir Yol Hikayesi

Kuzeyin soğuğu ile Viking’in kızgın demirini bir araya getirip, bol ihtimalli şarkı yazımlarıyla black metalin ilerlemeci hallerini ortaya çıkaran Enslaved, yeni albümü RIITIIR ile kendi yolunda ilerlemeye devam ediyor. Grubun yanında biraz da o yoldan bahsediyoruz.

Çıkmaz sokağın sakinleri

Müzik basını, özellikle ana akımdan olanlar, bir şeyleri öldürmeye çok meraklıdır. Kim bilir, “Kral öldü yaşasın yeni kral!” tadında kaç bin tane başlık atılmıştır geçmişten günümüze. Fütürist bir tavırla, yeni müzik akımlarının ortaya çıkışını heyecan içerisinde duyururken, konuyla alakalı ama eskide kalan tarzları kendince öldürüp gömmüş, yazı önümüze sunulduğunda çoktan helvasını kavurup eşe dosta dağıtmıştır. Bu yüzden “Metal Not Dead”, “Punk’s Not Dead”, “Thrash Is Back” gibi isimlere sahip şarkılar ara sıra ortaya çıkar, kendince tarz öldürüp dirilten gazetecileri tekzip eder. Söz konusu Norveç usulü öz hakiki black metal olduğu zaman ise bu tip müzik yazarlarıyla aynı safta yer almak hoşumuza gitmese de, mevzunun 90’ların ilk yarısına sıkışıp kaldığında mutabık oluruz. O tarihlerden sonra peyda olan, hele hele Norveç’in uzaklarında ikamet eden her kim bu dönemin müziğini yaşatmak adına kopyalar, konserlere suratlarında siyah beyaz makyaj yaparak çıkar, röportajlarda kendilerini aşırı ciddiye alan komik demeçlerde bulunursa, seviyeyi büyük ihtimalle 1998 yılı Şebek dergisindeki Viking’in Tımbırtısı adlı köşede röportajı yapılan Anadolulu black metal gruplarının gösterdiği manzaraya indirecektir. 

Black metal denen müziğin esas sahiplerinin büyük bir kısmı bile 90’ların ikinci yarısından itibaren mevzudaki kısırlığın farkına varmış olsa gerek, müziklerinde ve tavırlarında yeni arayışlara gittiler. Kimisi eserlerinin karanlığı haricinde bambaşka bir kimliğe bürünüp kendilerini endüstriyel müziğe verirken, kimisi 70’lerin daha ilkel tarzlarını müzikleriyle birleştirme çabasında bulundu. İçerikteki şeytani temaların yerlerini yerel mitolojiler ya da rock’n’roll üslubunun B sınıfı korku öğeleriyle birleşiminden doğan konular alıyordu. Bu gelişim ve değişimlere direnip black metal kültünü ısrarla yaşatmak isteyenler ise Mayhemvari bir psikopatlığa sahip olmadıkları ölçüde samimiyetsiz kaldılar.

Çıkmaz sokağın firarileri

Tüm bunların Enslaved ile bağlantısı, “öz hakiki sahneyi” terk edip müzikleri ve konularını zenginleştirme arayışına giren ilk black metal gruplarından biri olması. 1991’de 13 ve 17 yaşlarında olan değişmez elemanlar Ivar ve Grutle tarafından kurulan Enslaved üç yıl sonra ilk albümünü çıkardığında uzun şarkı süreleriyle ve bu süreyi dolu dolu geçiren değişken yapılarıyla henüz o zamandan farklı olacağını hissettirmişti. Kendi dillerinde yazdıkları şarkılar Norveç mitolojisi üzerineyken, 2000’lere kadar her geçen albümde besteler de Viking metal tarzının epik karakteristiklerini köklerindeki black metal eğilimi ile daha fazla paylaştı.

2000’li yıllar Enslaved’in black metalden ayrışan yolunun daha da belirginleştiği, işin adının konulduğu zamanlar oldu. Artık Vikinglerle ilgili şarkı sözlerini antik yazıtları araştırarak, kaynak alarak yazıyor, önceden içerdikleri tatların yanına açık bir şekilde 70’lerin progresif rock gruplarından etkilenmeler geliyordu. Röportajlarda sürekli bu tarz grupların muhabbetleri dönmeye başladı. Hatta elemanların araştırmakta sınırı yoktu; henüz Türkiye’de konser vermemiş, ilk röportajları 2005 yılında Zor dergisinde yayınlanmış, kısacası burayla asgari bir iletişim halinde olmasına rağmen grubun Anadolu pop akımını takip ettiği anlaşılıyordu. Internet’te Moğollar’dan Cahit Berkay ile tanışıklıkları görülmesinin yanında, 2 yıl önce Headbang’de amcaoğlu (!) Emre’nin (Demirci) yaptığı röportajda “O mu bu mu?” tarzı bir soruya “İkisi de beş para etmez. Cevabım Hakan Şükür! Ben de sana sorayım: Barış Manço mu, Cem Karaca mı?” şeklinde cevap vermeleri hem bu konuda bir kanıt oluyor, hem de suratımızı şaşkınlıklara bürüyor.

Velhasıl, düz mantık sevenlerce “black metalin Opeth’i” sıfatıyla da anılan Enslaved, yeni albümü RIITIIR ile yıllar önce kendi çizdiği yolda devam etmekle kalmıyor, artık iyice peyzajı-süslemesiyle de uğraşıyor.

Bir Cevap Yazın